MEKANSIZLARIN YERİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

******'ÜN İLKELERİ

5 posters

Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Cuma Mayıs 23, 2008 8:51 pm

CUMHURİYETÇİLİK

Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Cumhuriyette esas olan ilk öğe, devlet başkanının belli bir süre için seçilerek iş başına gelmesidir. Bu bakımdan cumhuriyet, başta bir hükümdarın bulunduğu devlet biçimlerinden (monarşilerden) ayrılır. Monarşilerde devletin başı, belli bir aile içinden çıkar, normal koşullar altında, ölünceye kadar iş başında kalır. Yerine gene aynı aileden bir başkası gelir. Her monarşide, aile içinden kimin hükümdar olacağı belli bazı kurallara göre saptanır. Cumhuriyette devlet başkanı belli bir süre içinde seçimle iş başına gelince, ileri gelen diğer kişilerin de seçimle belirlenmesi gerekir. Bunlar genellikle o toplumda yasa koyacak kimselerdir.

Gerek devlet başkanının, gerek yasa koyma yetkisine sahip olanların seçimle iş başına gelmesi şartının kabulü ile cumhuriyet tam anlamıyla belirmiş sayılmaz. Şimdi sorun seçim üzerinde düğümlenecektir. Seçime kimler katılacaktır? Belli bir grup vatandaşa seçme ve seçilme hakkı verilirse belki dış görünüşü bakımından bir cumhuriyetle karşılaşılır. Böyle cumhuriyetler ilkçağ Yunan kent devletlerinde, bazı ortaçağ İtalyan ve Alman bölgelerinde (Venedik, Ceneviz cumhuriyetleri, Hansa kentleri gibi) görülmüştür. Bu tür eski cumhuriyetlerde seçime katılma hakkı sadece belli bir grup vatandaşa verilmişti. Onlar, yaptıkları seçimle iş başına gelen kadroya dayanarak tüm toplumu yönetiyorlardı. Bugünkü anlayışımıza göre bu tür cumhuriyetler amaca uygun birer rejim değillerdir. Onlara aristokratik veya oligarşik cumhuriyetler denilir. Demek ki, cumhuriyet biçiminin amaca uygun olarak gerçekleşmesi için, belli bir olgunluk yaşına gelmiş her vatandaşın seçime katılması gerektir. Bu anlamıyla cumhuriyetler Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulması ile doğmaya ve ancak büyük Fransız inkılâbından sonra yayılmaya başlamıştır. Gerçi ünlü düşünürler cumhuriyeti çok önceden kafalarında kurmuş ve tanımlamışlardır. Ancak uygulama XIX. yüzyılın sonuna doğru ortaya çıkmıştır. Seçme ve seçilme hakkının tüm vatandaşlara tanınması ve uygulamaya geçilmesiyle gerçek cumhuriyet kurulmuş ve işlemeye başlamıştır. Ancak bu devlet biçimini daha iyi ve köklü olarak yaşatm*** seçimin demokrasi şartlan içinde yapılması ile mümkündür. Yukarıda demokrasinin tanımı görülmüştü, işte gerçek cumhuriyet demokratik hayatla gerçekleşir.

Osmanlı Devleti, bir cumhuriyet değildi. Padişahlar Osmanlı Ailesi içinden çıkarlardı. Devleti ve milleti yönetme yetkisi kesinlikle padişahındı. Gerçi meşrutiyet döneminde halkın oyu ile seçilmiş meclisler vardı. Ancak bu meclisler padişahın üstünde değildi, tersine, padişah bunların, yani millet isteğinin üzerinde idi. Son karar, son söz kesinlikle padişahındı. Bu yönetim biçiminin sakıncalarını yaşanılan türlü olaylar göstermiştir. ******, cumhuriyet ilânı ile devlet içinde karar verecek en yetkili ve son makam olarak milletin tanındığını belirtmiştir.

******, bir cumhuriyet âşığı idi. Daha kimse bu kelimeyi ağzına alamazken, genç Mustafa Kemal, padişahlık rejimine karşı çekinmeden saltanatın kaldırılıp cumhuriyetin kurulması gereğini söyleyebiliyordu. Hele millî mücadeleye başlarken bunu açıkça belirtmişti. Erzurum Kongresi'nin açılacağı günlerde yakın arkadaşlarına cumhuriyetin kurulacağını anlatıyordu. Nihayet bilinen aşamalardan sonra cumhuriyet rejimine kavuştuk. Kişisel saltanata son verildi.

******, cumhuriyeti demokrasi içinde İşleyen en ideal bir rejim olarak görmektedir. O şöyle söylüyor: "Demokrasinin bütün anlamıyla ideali, milletin tamamının aynı zamanda yöneten durumda bulunabilmesi, hiç olmazsa devletin son iradesini yalnız milletin ifade etmesini ve belirtmesini ister. Ne yazık ki, milletlerin nüfus çokluğu, düşünce eğitimi düzeyleri, idealin uygulanmasında, idealden büsbütün yoksunluğa yol açacak ihtiyatsızlıklardan kaçınmayı gerektirmektedir. Şu duruma göre demokrasi ilkesinin en modern ve mantıksal uygulamasını sağlayan hükümet biçimi, cumhuriyettir. Cumhuriyette son söz, milletçe seçilmiş meclisindir. Millet adına kanunları o yapar. Hükümete güven oyu verir, ya da vermez, onu düşürür. Millet vekillerinden hoşnut kalmazsa başkalarını seçer. Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet bilirler ki, kendilerini iktidar ve yetki yerine belli bir zaman için getiren, irade ve egemenliğin sahibi olan millettir. Gücünün ve yetkisinin Tanrıdan geldiğini ve yalnız ona karşı ahirette hesap verebileceğini varsayan ve devleti, ülkeyi kendine mirasla kalmış bir malikane kabul eden bir hükümdar, kendini her türlü sınırlamadan uzak görür. Böyle bir yönetimde milletin benliği, özgürlüğü söz konusu dahi olamaz. Şu duruma göre, yetkileri sınırlı dahi olsa, hükümdarlık biçimi demokrasiye, millî egemenlik ilkesine uygun değildir".

Pek iyi anlaşılıyor ki, ******, halkın kendini doğrudan doğruya yönetmesi demek olan demokrasiyi en ideal devlet biçimi kabul etmektedir. Ancak bütün bilginlerin de söyledikleri gibi, halk kendini doğrudan doğruya yönetemez, çünkü bugün milyonlarca kişinin bir araya gelerek her zaman devlet işlerini yürütmeleri mümkün değildir. Öyle ise demokrasiyi gerçekleştirmek ancak cumhuriyetle mümkündür. Cumhuriyette millet, yöneticileri belirli bir zaman için seçer, belli bir süre geçince, hoşnut kalmamışsa, onları görevden uzaklaştırır, işte cumhuriyet demokrasisi budur. Bu rejimin kişisel saltanattan çok daha iyi olduğu kuşkusuzdur. ******, belli kişilerin seçimle iş başına gelip, bir daha iktidardan ayrılmaması demek olan Faşizm ile, milletin tümüne değil de, sadece birkaç tabakaya dayanarak millet egemenliğini reddeden Bolşevizm'e karşı çok açık bir cephe almıştır. Her iki rejimin geliştiği bir dönemde millet egemenliğine dayalı cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı kalması, yalnız bizim için değil, tüm insanlık için bir kıvanç kaynağıdır.

******'e göre, "Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir". ******, demokrasinin Osmanlı Saltanatı içinde yeşeremediğini açıkça görmüştür. Demokrasi ancak cumhuriyetle kökleşip gelişebilirdi. Bunun içindir ki, Türk inkılâbının baş ilkeleri arasında cumhuriyetçilik sayılmıştır. Milletin kendi yönetimi olan cumhuriyete içten bağlılık, yücelme yolunu aşmanın baş şartıdır.

--------------------------------------------------------------------------------

******'ün Cumhuriyetçilik ile İlgili Bazı Sözleri

Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)

Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)

Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

HALKÇILIK


Bir milleti oluşturan, çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde bulunan insanlara halk denir. Bu akımdan halkçılık ilkesi hem cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik ilkelerinin zorunlu bir sonucudur.

******'e göre millet ile halk aslında tek anlama gelmektedir. Halkçılık ise millet içindeki çeşitli insan gruplarının çıkarına ve yararına bir siyaset izlenmesi, halkın kendi kendini yönetmeye alıştırılmasıdır.

Halkçılık, cumhuriyetçiliğin doğal bir sonucudur denildi ki, bu çok doğrudur. Cumhuriyet, halkın kendi yöneticilerini kendi içinden seçmesi anlamına gelmektedir. Böylece cumhuriyet rejimi, bir halk rejimi olmaktadır. Aynı biçimde, halkçılık, milliyetçiliğin de bir sonucudur. Millet halktan oluştuğuna göre, milliyetçilik, Türk halkının mutluluğu için çalışm*** ortak geçmişe ve geleceğe halkla birlikte bağlanmak demektir.

******, daha TBMM açılır açılmaz, yeni kurulan devletin bir halk devleti olduğunu belirten pek çok konuşmalar yapmıştır. Artık halk, bir kişi tarafından yönetilmemekte, kendi kendini yönetmektedir.

Halkçılık ilkesinin uygulanması ayrıca, toplumda hiç kimsenin diğerinden üstün olmamasının, kanun önünde kesin eşitliğin kabulü anlamına da gelmektedir. Gerçek halkçılıkta hiçbir toplumsal gruba, zümreye ayrıcalık tanınmaz. Halk her bakımdan birbirine eşit kimselerden oluşur. Bugün bazı rejimler halkı yalnız belli bir grup insandan ibaret saymaktadırlar. Bu rejimlerin adı olan halk cumhuriyeti yanıltıcıdır. Çünkü sadece belli bir grup halkın devleti anlamına gelmektedir. Gerçek budur. Ama ******çü halk devletinin uzaktan yakından böyle bir anlam taşımadığı ve belirtmediği hemen söylenmelidir.

******çü halk devleti, Türk halkının tümünü, yani Türk milletini kapsamına alır. Böyle bir halkçılık anlayışı, gerçek demokrasinin kurulması için gerekli olan ortamı en iyi biçimde hazırlar.

--------------------------------------------------------------------------------

******'ün Halkçılık'la İlgili Bazı Sözleri

İç siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine sahip olması esası Anayasamız ile tespit edilmiştir. (1921)

Halkçılık, toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum istemidir. (1921)

Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel ve sosyal hayat için işbölümü itibariyle çeşitli mesleklere ayrılmış bir toplum olarak görmek, esas prensiplerimizdendir. (1923)

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Cuma Mayıs 23, 2008 8:52 pm

LAİKLİK


Türk ve yabancı bütün bilim adamları ****** inkılâbının en önemli öğesi olarak laikliği kabul ederler. Gerçi Türk inkılâbı, içinde taşıdığı ilkelerle bir bütündür. Ama bu bütünün dayandığı iki ana temel, milliyetçilik ve laiklik, öteki ilkeleri sağlamlaştırır.

Laikliğin kısa tanımı, daha önce belirlenmişti. Yeniden özetleyecek olurs*** laiklik; devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır.

Çok uzun bir zaman hemen hemen bütün insan toplulukları, dinlerin koyduğu esaslara göre yönetilmişlerdir. Çünkü insanların akıl ve bilim alanlarında olgunlaşması kolay olmamış, uzun bir zaman almıştır. Bu dönemde insanlar, kendi akıl ve iradeleri dışında kalan birtakım güçler tarafından yönetildiklerini kabul ederek rahatlamışlardır. Bu sebeple, devletlerle özdeşleyen dinler ve din adamları, giderek büyük ölçüde güçlenmiş, gelişen insan zekisinin önüne engeller koyarak varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır.

Dinler, inanç kavramına dayanırlar, ister ilkel olsun, ister gelişmiş, her dinin temeli belli varlıklara ve olgulara tartışmadan inanmaktır, insanlar özellikle ölüm gibi en ürkütücü olay karşısında inanç dünyalarını zenginleştirmiş, dinsiz yasayamaz duruma gelmişlerdir. İnsanoğlunun evren ve ölüm karşısındaki çaresizliği, zengin inanç sistemleri doğurmuştur. Bu çaresizliğe karşı tek sığınılacak yerin din oluşu, dinlerin insanları yönetmesi sonucunu vermiştir, ilk zamanlar için bu bir zorunluluktu. İnsanlar arasında düzen ve barışı sağlamak için dinin buyruklarına ihtiyaç vardı. Ölümsüzlüğe erişmek isteyen insanları, hayatta iyi davranışlara yönlendirmek için dinler hukuk kuralları da koydular ve bu kuralların uygulanmasına titizlik gösterdiler.

Özellikle ileri dinlerin koyduğu baş hukuk kuralları, aynı zamanda evrensel ahlâkı da yansıtır. Hiçbir din, insanlara erdemsiz yaşamayı, hırsızlığı, yalancılığı, zinayı, adam öldürmeyi buyurmaz. Tersine, bütün dinler ahlâklı ve erdemli yaşamayı buyururlar. Dinler arasındaki farklılıklar, Tanrı ve ibadet anlayışından kaynaklanmaktadır. Böylece her din, tek ve üstün gerçeği temsil ettiğini ileri sürdüğünden dinler arasında bir birlik görülmemektedir.

Çok ileri ve üstün bir din olan İslâmlık, kısa sürede inanç sistemini birçok millete benimsetmiştîr. Hazreti Muhammed'in ölümünden sonra Müslümanlık hızla gelişti. Büyük İslâm bilginleri, ilkçağın akılcı filozoflarını yeniden gün ışığına çıkardılar, öyle ki, Batılı bilginler bu filozofları Müslümanlardan öğrendiler. Müslümanlık bu akıl çağında büyük aşamalar yaptı. Tanrının insanlara doğru yolu görmesi için akıl verdiğini söyleyen bilginler, İslâm dininin ilerlemesinde büyük rol oynamışlardır. Onları destekleyen halifeler de çıkmıştır. Böylece Müslümanlık aşağı yukarı üç yüz yıl Tanrının gösterdiği yolda gelişmiştir. Akla dayanan bu gelişme sırasında İslâm Hukuku da günlük hayata uydurulmuştur. Ne yazık ki, bir süre sonra bu gelişme durdu, İslâm dünyasında aklın yerini, tutucu ve durgun bir inanç kapladı. Bu görüşün sahipleri, akıl yolu ile değil, sadece inançla yaşamak gerektiğini savunuyorlardı. Bu görüş kısa sürede yaygınlaştı, İslâm dini ve hukuku donup kaldı. Buna karşılık akıl yolunu Müslümanlardan öğrenen Batılılar, bu esasları geliştirmekteydiler.

İşte Türkler Müslüman oldukları vakit, İslâm dünyasında durgunluk başlamıştı. Türkler, üstün yetenekleriyle kısa sürede İslâm dünyasına egemen oldular. Çok içten inandıkları Müslümanlığı Hıristiyanlara karşı korudular, İslâmlığı Anadolu'ya ve Balkanlar'a yaydılar, ama onlar güçlerinin doruğunda iken Batı'da da akıl çağı başlamıştı. Büyük akılcılar, bir zamanlar Müslüman bilginlerin dedikleri gibi Tanrının insanlara verdiği en büyük hazine olarak akılı gördüler. Böylece Batı'da bilim ve hukuk akla dayandırılmaya başladı. Burada hemen şunu belirtmekte yarar vardır: Bu büyük akılcı akıma karşı, orada da kilise direnmiştir. Ancak bu direnme yeni mezheplerin (Protestanlık) doğmasına yol açmıştır. Bu yüzden Hıristiyan dininin bir bütün olarak akılcılığa karşı durması imkânı kalmadı. Kilise giderek yenilikleri kabul etmeye başladı. Nihayet XVIII. yüzyıl sonunda çıkan Fransız İhtilâli ile laiklik, devlet ve hukuk düzenine egemen oldu. Yani devlet, dinin etkisinden arıtıldı. Ama ayna zamanda din özgürlüğü de kabul edilerek, devletin vatandaşın vicdanına karışmayacağı, herkesin inancında serbest olduğu esası konuldu.

Osmanlı Devleti'nin bu gelişmenin dışında kaldığını biliyoruz. ****** belki de İslâmlığın parlak çağına dönüş yapar*** zamana ve akla uymayan, eskiyen hukuk kurallarını bir yana bırakarak devleti laikleştirmiştir. Ama İslâmlığın inanç ve ibadete dayanan kurallarına hiç dokunmamıştır.

****** kesinlikle dinsiz değildi. Şu sözleri söyleyen ******'ün dinsiz olduğu, laiklikle dinsizliği getirdiği söylenebilir mi? :"Tanrı birdir, büyüktür. Bizim dinimiz en makul (akla uygun) ve tabii (doğal) bir dindir. Ve ancak bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması gerektir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur... Ey millet, Allah birdir, sanı büyüktür. Peygamberimiz, Efendimiz Cenabı Hak tarafından insanlara dinin gerçeklerini bildirmeye memur ve elçi olmuştur... İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor. Bu sebeple en mükemmel dindir... Varlık dünyasının bütün kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır... Dinime, gerçeğin kendisine nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum". ****** bunlar gibi daha birçok söz söylemiştir.

******'ün akla uygun bir uygulama istediğini belirten şu sözleri, ne derin anlamlar taşımaktadır: "Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler modern olmayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannı (düşünce)dır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı; İslamların kâfirlere tutsak olmasını istemek değil de nedir?" "Bizim dinimiz milletimize, düşkün, miskin ve hor görülmeyi tavsiye etmez. Tam tersi, Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin yücelik ve şerefini korumalarını buyuruyor... Bizim dinimiz için herkesin elinde bir miyar (ölçüt) vardır. Bu miyar ile hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki, akla, mantığa, toplumun çıkarlarına uygundur, biliniz ki o, bizim dinimize de uygundur, o şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı, en mükemmel ve en son din olmazdı".

Görülüyor ki, ****** bilgisiz ve çıkarcı kimselerin milleti din adına sömürmesine karşıdır. O, devlete, hukuka ve bilime can verecek kuralların akla, mantığa uygun olmasını istemektedir. ******, daha 1927 yılında dinin siyaset aracı olarak kullanılmasından doğacak sakıncaları ve çıkar düşkünlerini şöyle anlatmıştır: "Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de namaz kılmayı vaaz etmek ve öğütlemek, belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından vâki olursa, bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?" ******'ün yıllarca önce söylediği bu sözler ne kadar düşündürücüdür.

Laiklik devletin temeli olunca, akla dayanan uygulamalarla millet zaman yitirmeden çalışma ve kalkınma imkânı bulur. Devlet vatandaşın inancına karışamaz; daha Önce de belirtildiği gibi inançlar çeşitlidir. Herkesi bir doğrultuda inanca zorlamak olmaz. Bu herşeyden önce demokrasiye aykırıdır. Demokrasi, bir özgürlük rejimidir. Bu sebeple demokrasilerde devletin tek bir dini vatandaşlara benimsetmeye çalışması düşünülemez. Bu davranış demokrasi kavramına uymaz. Hem Kur'an "dinde zorlama yoktur" diyor. Bundan başka Kur'an ve Hazreti Muhammed devlet yönetiminde akla dayanılmasını isteyen pek çok buyruklar vermiştir.

Demek ki, laiklik vatandaş inancının en sağlam güvencesi oluyor. İnanç özgürlüğü devletçe sağlanıyor. Herkes inancında ve ibadetinde serbesttir. Laikliği, resmi politikası dinsizlik olan rejimlerden kesinlikle ayrı tutmak gerekir. O tür rejimlerde devlet dine karşıdır. Vatandaşın dinsiz olarak yetişmesi için gereken her türlü tedbiri alır. ******çü laiklikte ise, devlet işlerine karıştırılmaması koşulu ile tam bir din ve inanç özgürlüğü vardır. Türk Devleti aynı zamanda nüfusumuzun yüzde doksan beşinden fazlasının inanç sahibi Müslüman olduğu gerçeğini de görmüştür. Müslümanların inanç ve ibadet hizmetlerini devlet yüklenmiştir. Din eğitim ve öğretimi yapan kurumlar açılmış, buralarda ******çü, aydın, akılcı, laik din adamları yetiştirmeye hız verilmiştir. Hiçbir dönemde Anadolu'da Cumhuriyet dönemindeki kadar cami yapılmamıştır.

Türk milleti ve Devleti varlığını ancak inanç özgürlüğü içinde, çağın gereği olan akıl ve bilim kavramlarının yolunda, insancıl bir laikliği benimseyerek sürdürebilir. Geriye dönüş mümkün değildir. Böyle bir tutum zamana ayak uyduramam*** çağın dışında kalmak olur.

******'ün Laiklik ile İlgili Bazı Sözleri

Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir. (1930)

Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir. (1930)

Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Cuma Mayıs 23, 2008 8:52 pm

DEVLETÇİLİK


XX. yüzyılda dünya devletleri daha mutlu yaşamak imkânlarına kavuşmak için üretimi artırma gereğini duydular. Bunun için de başlıca üç yöntemin uygulanmasını öngördüler. Bunları kısaca gözden geçirelim:

Liberal Ekonomi: Bu tür ekonomilerde üretim için gerekli olan sermaye, üretim etkinliği ve üretilen malların dağıtımı tümüyle bireylere bırakılmıştır. Liberal ekonomi görüşüne göre, ekonomik hayatın kendiliğinden işleyen yasaları vardır: Üretim, mallara olan isteğe bağlıdır, istek ise, üretimin az veya çok olmasını sağlar. Devlet bu kuralları yönlendirmeye karışmamalıdır. Devletin görevi yurdu savunm*** eğitim İşlerini düzenlemek, adalet dağıtmak gibi alanlarda kalmalıdır. Devlet ekonomik hayata katılırsa az önce belirtilen denge bozulur. Gerekirse devlet, ancak büyük bunalımları gidermek için ekonomik hayata girmeli, bunalım geçince de gene çekilmelidir. Büyük ekonomik güce sahip olan kapitalist ülkeler, liberal görüşü uygulayarak bugüne kadar gelmişlerdir.

Sosyalist Ekonomi: Bu tür görüşü uygulayan ülkelerde hem sermaye, hem üretim doğrudan doğruya devletçe sağlanır. Kişilerin üretim araçlarına sahip olmaları yasaktır. Devlet tüm sermayenin sahibidir. Bütün ekonomik hayat, devletin öngördüğü biçimde düzenlenir. Malların dağıtımını da devlet yapar. Bazı ülkeler temelde bu görüşü benimsemişlerdir.

Ilımlı Ekonomik Sistemler: Dünyanın hızla değişen şartları hem liberalizmin, hem de Sosyalizmin katıksız bir biçimde işleyemeyeceğini göstermiştir. Bu bakımdan liberal rejimlerin bazılarında, devlet ekonomik hayata artan ölçüde girerken, sosyalist sistemde de yumuşamalar göze çarpmaktadır. Böylece her iki guruptan bazı ülkeler rejimlerinin temelini bozmadan önemli sistem değişikliklerine girmektedirler.

Devletçilik: ****** ilkelerinin arasında bulunan devletçilik, bir ekonomi siyasetidir. Yukarıda anlatılan rejimlere benzemez. Milli özelliklerimize uyan, gerekli kalkınmayı sağlayacak bir model olan devletçiliğin hangi şartlar altında nasıl doğduğu belirtilmişti. Bunun için burada devletçiliği kısaca değerlendireceğiz.

Devletçilik, temel anlamıyla devletin ekonomik hayatın içine girmesidir. Ama bu yapılırken sosyalist model benimsenemez. Elinde sermayesi olan vatandaşlar, birkaç alan dışında, diledikleri biçimde üretime katılabilirler. Devlet bunlara engel olmadığı gibi üstelik gereken tedbirleri alarak işlerini kolaylaştırır, kişileri üretim ve ticaret işine özendirir.

Ancak bilindiği gibi, hızla sanayileşme cumhuriyetin ilk hedeflerindendi. Büyük temel sanayi kuruluşları yapmak için özel ellerde sermaye yoktu. Bu yüzden devletçilik doğdu. Devlet pek çok sanayi işletmesini kendisi kurdu, çalıştırdı ve geliştirdi. Bir yandan da uyguladığı para ve kredi politikası ile özel kişileri başıboş bırakmadı. Böylece devlet ile vatandaş, üretim işini birlikte düzenlediler. Bu işbirliği sonucu Türkiye örnek bir ülke durumuna gelmişti. Son araştırmalar, Türkiye'nin 1930 yılına kadar uyguladığı devletçilik siyaseti ile en hızlı kalkınan üç ülke arasına girdiğini göstermektedir. 1029 yılında, 100 olan Türkiye ve dünya sanayi üretim indeksi, 1939'da Türkiye'de 196'ya erişmiştir. Dünya ortalaması İse 119'dur. Bu gelişme tablosunda Türkiye'nin yeri, Rusya ve Japonya'dan sonra gelmektedir. Böylece 1927'de 1000 olan milli gelirimiz, hızlı nüfus artışına rağmen, 1939'da 1625'e yükselmiştir.

Sermayesi olmayan, dışarıdan yardım almayan, kaynakları sınırlı, teknolojisi geri Türkiye'nin 1939 yılına kadar sağladığı bu gelişme ******'ün akılcı ve milliyetçi görüşlerinin bir eseridir. O, özel girişimleri desteklerken, devleti de ekonomik hayata katmış, her iki alan birbirlerini tamamlamışlardır.

İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine bu gelişme durdu. Savaş sonrasında ise devletçilik ilkesi yeniden ve amaca uygun biçimde işletilip ihtiyaçlara göre düzenlenmedi, politika aracı yapıldı. Bu yüzden özel alanla devlet alanı arasındaki denge bozuldu ve ekonomik hayata bir karga şa geldi.

******'ün baş ilkelerinden devletçilik, Türkiye'yi ekonomik bakımdan kalkındıracaktır, yeter ki gerektiği gibi uygulanabilsin.

--------------------------------------------------------------------------------

******'ün Devletçilik ile İlgili Bazı Sözleri

Devletçiliğin bizce anlamı şudur: Kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini esas tutm*** fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutar*** memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)

Prensip olar*** devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)

Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz, bununla beraber, hiç bir piyasa da başıboş değildir. (1937)


--------------------------------------------------------------------------------
İNKILÂPÇILIK


İnkılâp, bir toplumun önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirmesi atılımıdır. Tarihte önemli, büyük inkılâplar görülmüştür. ****** yönetimindeki Türk Milleti de tarihteki en önemli İnkılâplardan birini gerçekleştirmiştir.

Bir toplumda durup dururken inkılâp yapılmaz, inkılâpların tarihten gelen büyük sebepleri vardır. Türkler bir zamanlar çağın Önemli devletlerinden birini kurmuşlardı. Bu devlet yüzlerce yıl dünyanın sayılı güçlerinden biri olarak kaldı. Ama Batı'da gelişen akıl ve bilim çağına ayak uyduramadığı için geride kalmaya, güçsüzleşmeye başladı. Çok uluslu bir yapıda olduğundan milli bir birlik kuramadı. Devleti kurtarmak isteyenler, hep eski düzen ve belli kalıplar içinde değişiklikler yaptılar. Oysa yapıyı değiştirmek gerekti ve bu kaçınılmazdı.

Birinci Dünya Savaşı sonu yenilgi ve parçalanma, ******'e, Türk milletini bir araya getirip mücadele etme ve yapıyı yenileme düşüncesini ve bunu gerçekleştirme azmini vermiştir. Eski yapıyı yeniden kurmak mümkün olmadığı için ardarda büyük inkılâplar yapılmıştır.

******'e göre "inkılâp milletin esenliği için halk adına yapıldı". "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern ve bütün anlamı ve biçimiyle uygar bir toplumsal heyet durumuna getirmektir". Öyleyse inkılâp, modernleşme ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için yapılacaktır. Gerçekten, gördüğünüz büyük yenilik hareketleri, hep inkılâpçı bir tutum ve davranışla yapılmıştır.

Türk Milleti iyiye, doğruya, güzele daha fazla yaklaşm*** bunlara erişmek için inkılâpçılığa bağlı ve tam bir inkılâpçı olarak kalmalıdır. Öyleyse inkılâpçılık nedir? ******'e göre, "gerçek inkılâpçılık onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına sevk etmek istedikleri insanların, ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime nüfuz etmesini bilirler".

Demek ki, inkılâpçı, ruhlara ve vicdanlara seslenecek, insanları bu yolda yönlendirecektir. ****** inkılâbını sürdürebilmek, inkılâpçı ruh ve yapıyı, coşkuyu her zaman duymakla, hedefleri belirleyip bu hedeflere ulaşma yolunda çalışmakla olur.

Türk İnkılâbının üstün ve yüce amacını her zaman kavramaya çalışmalıdır. Durmadan ve her zaman yenilik yolunda ileriye doğru gidilecektir, işte ******'ün temel ilkelerinden biri de budur. Türk inkılâbının korunması, geliştirilmesi ve ilerletilmesi şarttır. ****** bundan emindi ve şöyle diyordu: "İnkılâbın hedefini kavramış olanlar, daima onu muhafazaya muktedir olacaklardır".

Evet, bu özlü sözlerin ışığında, bilinçli inkılâpçılık Türk Milletinin geleceği olmalıdır.

--------------------------------------------------------------------------------

******'ün İnkılâpçılık ile İlgili Bazı Sözleri

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline ulaştırmaktır. (1925)

Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük. (1925)

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Cuma Mayıs 23, 2008 8:55 pm

ARKADAŞLAR ATA'MIZIN İLKELERİNE EN MUHTAÇ OLDUĞUMUZ BİR DÖNEMDEYİZ..HER ŞEY BİLİNÇLİ TÜRK GENÇLERİ İÇİN!!


ATATURK'ÜN İLKELERİ 17918028jc0
ATATURK'ÜN İLKELERİ 17918028jc0.3d0b7fabeb

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Cuma Mayıs 23, 2008 8:59 pm

ATATURK'ÜN İLKELERİ 84773503ji3
ATATURK'ÜN İLKELERİ 84773503ji3.3639118fde

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından Misafir Cuma Mayıs 23, 2008 9:26 pm

Çok güzel olmuş eline emeğine mouse ne sağlık :king: :king:
Anonymous
Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından serkan Cuma Mayıs 23, 2008 11:20 pm

helal olsun sercan teşekkür edris
serkan
serkan
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 267
Yaş : 32
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

http://mekansizler.benimforum.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 C.tesi Mayıs 24, 2008 12:41 pm

ne demek oglum

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından serkan C.tesi Mayıs 24, 2008 1:20 pm

görevin
serkan
serkan
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 267
Yaş : 32
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

http://mekansizler.benimforum.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 C.tesi Mayıs 24, 2008 1:37 pm

HEPİMİZİN GÖREVİ

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından serkan C.tesi Mayıs 24, 2008 1:45 pm

tabikide
serkan
serkan
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 267
Yaş : 32
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

http://mekansizler.benimforum.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ibrahim C.tesi Mayıs 24, 2008 3:30 pm

paylaşım için saol
ibrahim
ibrahim
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 473
Yaş : 31
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 24/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 C.tesi Mayıs 24, 2008 4:56 pm

BİŞEY DEİL İBO

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ibrahim C.tesi Mayıs 24, 2008 6:33 pm

ok.. devamını bekliyoz seco
ibrahim
ibrahim
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 473
Yaş : 31
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 24/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 C.tesi Mayıs 24, 2008 7:16 pm

HER ZAMN

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından LİNKİN Salı Mayıs 27, 2008 5:20 pm

PAYŞAIMA TEŞKEÜRLER DEVAM EDİN BÖYLE ........Very Happy
LİNKİN
LİNKİN
SÜPER ÜYE
SÜPER ÜYE

Erkek Mesaj Sayısı : 250
Yaş : 31
Nerden : _-__İSTANBUL_-_
Kayıt tarihi : 26/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından Sady Cuma Mayıs 30, 2008 4:22 pm

sende yazsana bize sölicene :king: :king:
Sady
Sady
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 208
Yaş : 31
Nerden : ::::......İstanbul.....::::
Kayıt tarihi : 24/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue9223372036854775807/9223372036854775807ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (9223372036854775807/9223372036854775807)

http://www.mekansizler.benimforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından serkan Cuma Mayıs 30, 2008 11:58 pm

yani olm hadi teşekkür ettin inadınamı yapyorsun
serkan
serkan
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 267
Yaş : 32
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

http://mekansizler.benimforum.org

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ibrahim C.tesi Mayıs 31, 2008 2:37 pm

bende yardım ederim size...
ibrahim
ibrahim
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 473
Yaş : 31
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 24/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ak-45 Ptsi Haz. 02, 2008 10:59 pm

HERKEZ YARDIM ETCEK

ak-45
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 297
Yaş : 33
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 21/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty Geri: ******'ÜN İLKELERİ

Mesaj tarafından ibrahim Salı Haz. 03, 2008 4:41 pm

tmm kızmaa....
ibrahim
ibrahim
ADMİN
ADMİN

Erkek Mesaj Sayısı : 473
Yaş : 31
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 24/05/08

Father
Benimle Oynarmısın:
ATATURK'ÜN İLKELERİ Left_bar_bleue50/50ATATURK'ÜN İLKELERİ Empty_bar_bleue  (50/50)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz